Tuesday, March 6, 2012

oruca başlamadan önce

Istanbul'a geldiğimden beri sabahları uyanmakta zorluk çekiyorum. Ne yesem kendimi ağırlaşmış hissediyorum. Yediklerim konusunda çok seçici olmama, şeker, un ve hayvansal hiçbir gıda tüketmememe rağmen devamlı kilo alıyorum. Üstelik yogada da ortalama bir yemek masası kadar esnekliğim kaldı. Hepsini bir araya getirdiğimde yeni bir oruç vakti geldiğine karar verdim. Düşündüm de en son 2009 Mayıs ayında Dubai'de bir sebze/meyva suyu orucu yapmıştım. Sonrasında ne dağbaşı Vipassana meditasyon merkezlerinde, ne Malezya'nın adalarında, ne de Bali'nin köylerinde yemek seçmek ya da yemeği tamamen bırakıp da kilolarca sebze ve meyvanın suyunu sıkma lüksüm olmadı. Şimdi Istanbul'da iki farklı meyva suyu sıkacağı ve Asya'ya göre hem daha fazla sebze çeşidi hem de daha yerleşik bir hayatla yeni bir oruca hazırım. Aslında hazır mıyım bilmiyorum ama ihtiyacım olduğu kesin, o yüzden yarın öğlen başlıyorum. Amacım 40 gün ama "sürmesi gereken zamana kadar kadar sürer" diyerek kendime bir de açık kapı bırakıyorum.

Her türlü orucun bedensel amacı sindirim sistemini kapatıp vücüdun kendini yenilemesi için yeterli enerjiyi açığa çıkarmak. Sadece su içerek yapılan oruçlar arınma ve onarma için en ideali. Ama bu tür oruçları günlük hayata devam ederken yapmak çok zor, bir merkezde ve her türlü sorumluluktan uzakta olmakta fayda var. Posalarından tamamen arındırılmış bir sebze/meyva suyu orucu ise kişinin yeterli (hatta yemek yediği zamanlardan kat kat fazla ve daha kaliteli) vitamin, mineral ve kalori almasını sağlıyor. Kaloriler günlük aktivitelerin devamı için gereken enerjiyi sağlıyor ve metabolizmanın geri dönüşümsüz şeklide yavaşlamasına engel oluyor. Sebze/meyva sularından alınan vitamin ve mineraller de gereken her yerde onarım ve yeniden yapılanma için kullanılıyor. Oruçların duygusal ya da ruhsal amaçlarına da daha sonra değinirim.

2006-2009 arasında Dubai'de sayısını hatırlamadığım kadar çok sebze/meyva suyu orucu yaptım. En kısası 1, en uzunu ise 16 gündü. Hemen hepsinde ilk 2-3 gün bir alışma devresi yaşadım ama sonrasında kendimi muhteşem hissettim. Hatta orucu bozduğum günler hafif depresif geçti. Sonuncusundan bu yana 2.5 yıldan fazla zaman geçtiği için açıkçası bu sefer biraz çekincelerim var, en çok da ilk birkaç gün ortaya çıkacak olan detoks semptomlarından korkuyorum. Ancak ertelediğim sürece daha fazla toksin biriktireceğimi de bildiğim için  6 Mart'ta başlamaya karar verdim. Tarihin bir özelliği yok, sadece önümüzdeki 3 günde işlerim daha az yoğun olacak ve ben detoks etkileri ortaya çıkarsa uzanıp yatabileceğim.


Bu tür bir arınmaya ilk merak duyduğumda 7 günden 93 güne kadar bu tür oruçları tutan insanların deneyimlerini birinci ağızdan paylaştıkları günlüklerini okumak benim için her türlü araştırmadan, bilim adamı görüşünden, bu işten inanılmaz paralar kazanan detoks merkezlerinin tanıtım siteleirnden falan çok daha bilgilendirici ve cesaretlendirici olmuştu.Çok da derinlemesine araştırmadım ama bu konuda Türkçe bir blog bulamadım, o yüzden kendi deneyimlerimi paylaşmak istedim.

1 comment:

  1. Çok iyi yapmışsınız paylaşmakla, blogunuzu yeni keşfettim ve ilk hevesle tüm yazdıklarınızı okumaya başladım. Benim de bir blogum var gerçi çoğunlukla moda üzerine paylaşımlarım var. İlginizi çekerse beklerim.
    Sevgiler,
    Sena

    senasensoz.blogspot.com

    ReplyDelete