Thursday, March 15, 2012

9. gün

kabuslarımın makarnası - aynen böyle bişeydi
Dün gece garip bir kabus gördüm. Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımla buluşuyorum ve ne yapalım diye konuşurlarken yeni açılan bir İtalyan lokantasına gitmeye karar veriyorlar. Yemek yemediğimi onlara söylemiyorum ve peşlerine takılıyorum. Arkadaşlarımdan biri nedense hepimiz için yemekleri seçip sipariş veriyor ve benim şansıma bir tabak kurutulmuş domatesli penne çıkıyor. Yemek ve yememek arasında çok kararsız kalıyorum ama (herhalde rüyanın en kabus kısmı bu) sonra bir çatal alıyorum ve yer yemez çok pişman oluyorum. Midemi yıkatsam mı diye düşünürken korkunç mide kramplarıyla ve titreyerek uyanıyorum. Çünkü ben glutenli bişeyler yemeyeli de en azından 5 yıl olmuştur. Çok sembolik bir rüyaydı.

Günlük hayatta da böyledir, kimseye özellikle ben veganım şunu yerim bunu yemem diye söylemem. Geçen hafta içinde dışarıda buluştuğum arkadaşlarımdan birkaçı hala oruçta olduğumu bilmiyorlar. Buluşmalardaki amaç birbirimizi görmek ve paylaşmaksa ne yediğimizin ve nerede oturduğumuzun çok önemi yok diye düşünüyorum. Bir veganla yemeğe çıkma fikri zaten çoğu insanda bir gerginlik yaratıyor - beni ve ne yiyebileceğimi benden fazla düşünen arkadaşarım bir anda menüye benim için bakar oluyorar "bunu yiyebilirsin, bu olmaz tereyağı vardır vb" diye...Bunu asla yemem burada buluşamam diye kaprisli önkoşullar koymak zaten Istanbul'da çok zor olan buluşmaları iyice imkansız hale getiriyor. Gerek yok.

Kırgızistan'dan Pakistan'a birçok yerde "aman ben aç kaldım, burada benim yiyebileceğim bişey yok" diye düşünmeden gezdim. Fakat şu ana kadar gerçeten çok besinsiz kalıp, yiyecek düzgün bişeyler bulamadığım için hastalandığım tek yer İtalya olmuştu. Lonely Planet'taki tüm veji restoranlar kapanmış, şehir merkezlerinde abur cubur satan büfeler çok ama sebze-meyva satan marketler hiç yok. Herşey ya hamur işi ya da peynirli. Günlerimi birkaç bardak portakal suyu ve fındıkla geçirirken 4. gün ateşlenerek yatağa düşmüştüm. O zamandır İtalyan restoranlarına da bir fobi geliştirdim. Ama bu rüyada beni zor durumda bırakabilecek tek yere gidip, 8 gündür hiçbirşey çiğnememişken yapış yapış bir makarna yiyorum.  Kramplar gerçekten vardı da ben onun üzerine mi bu rüyayı oluşturdum yoksa rüya benim için o kadar korkunçtu ve krampları yarattı bilmiyorum. Bence ikincisi, çünkü daha önce hiç mide krampı geçirmemiştim. Birçok insan için arkadaşlarıyla bir İtalyan restoranına gidip şarap eşliğinde makarna yemek güzel bir deneyimken meğer bu benim için kabus haline gelmiş.Ve demek ki katı şeyler yememeye o kadar adapte olmuşum ki bişeyleri çiğnediğimi rüyada bile görmek bende titremeler yaratıyor.

Günümün çoğunu evde temizlik yaparak geçirdim. Eve taşındığımdan beri ilk defa giysi dolabımı düzenlemeye başladım. Yarın da devam edebilirim gibi görünüyor - bişeyleri düzenledikten ve boşalttıktan sonra kendimi çok daha iyi hissettim. Cildimde de garip bir arınma devam ediyor - çenemde ve vucudumun tüm arka tarafında aralıklarla çeşitli ebatlarda sivilceler çıkıp duruyor. Cildim de sanki mumla kaplanmış gibi yağlı, ama bir yandan da pul pul dökülüyor. Detoks zamanlarında cildi her gün fırçalamak önerilir. Ama hamam ve kese gibi muhteşem araçların olduğu bir ülkede fırça kullanmak abes. O yüzden ortalamada haftada bir keseleniyorum. Her kim cilt kendini 28 günde bir yeniler demişse yanılmış. Ben bu aralar 4-5 güne bir deri değiştiriyorum. Enerjim ilk 3 günle kıyaslanmayacak kadar arttı. Artık kalabalığa çıkmazsam ya da çok soğukta uzun süre kalmam gerekmezse yorulmuyorum. Fakat hala önceki oruçlarda olduğu gibi 4 saat uykudan sonra yataktan zımba gibi kalkacağım günleri heyecanla bekliyorum.

No comments:

Post a Comment