Wednesday, August 15, 2012

Çiğ çiğ yerim: 13-15. günler

yamuk yayla domatesleri - leziz!

Mersin’de çiğ beslenmek bir açıdan çok kolay bi açıdan da çok zormuş. Kolay çünkü meyve ve sebzeler çok çeşitli, çok doğal ve çok ucuz. Annemlerin yaylada kaldıkları evin az yukarısında pazar kuruluyor, köylüler sabah topladıkları ürünleri aynı gün orada satıveriyorlar. Yamuk kocaman domatesler, incecik yeşil fasulyeler, kocaman kara çekirdekli karpuzlar… Pazar günü dışında bişeye ihtiyaç varsa o da sorun değil, teyzeler amcalar o sabah ne topladılarsa erkenden onları yayladan Mersin’e inen yol üzerinde satıyorlar. Kiminin tezgahında sadece 10 karpuz oluyor, kimisinde kasalar dolusu sebze. Malları bitince de evlerine dönüyorlar. Böylece 2 gündür bir leziz domates, kütürdeyen karpuz ve ballı incir cennetindeyim. Bir yandan da zor çünkü bir yandan teyzem bir yandan annem tüm o nefis sebzelerden acayip leziz yemekler pişiriyorlar.

ezme salata

İlk geldiğim akşamın yemeğinde pişmiş ne varsa silip süpürdüm. Ağır geldi. Ertesi gün kontrolü ele almaya karar verdim. İki gündür sabahları yine green smoothie’mi içiyorum. Sonra kocaman beslenme çantamı hazırlıyorum ve Mersin’e iniyoruz. Sabahtan bir tur diş tedavisi yapılıyor, sonra 2 kocaman dilim karpuz yiyorum. Öğlen taze ezme salata ve 10 yaprak kadar marul yiyorum. Ezme salata burada gelende ciğercilerde, ciğerin ya da şiş kebabın yanına ücretsiz servis edilir. Oysa ben onun taze (ve ete değmeden) hazırlanan halini ana yemek olarak yiyorum. Buradaki tazecik domatesler ve maydanozlarla nefis lezzetli bişey oluyor. Öğleden sonra biraz kaju, biraz kayısı ya da el altında ne varsa atıştırıyorum. Akşam da iftar saatinde ziyafet bir sofraya oturuyoruz. Her gün en az 3 çeşit salata oluyor ve bir de pişmiş sebze yemeği. Buradaki nefis sebze yemeklerine direnmemeye karar verdim. Dün akşam zeytinyağlı fasulye yedim, bu akşam da patates salatası. Pişmiş olan her şey doğal malzemelerle ve çok sevgiyle hazırlandığı için yemekte hiçbir sakınca görmüyorum. Zaten yemesem fena halde aklımda kalacak …

Eğer pişmiş bir şeyler yiyeceksem yanında ya da hemen öncesinde mutlaka çiğ bişeyler yiyorum. Çiğ sebze ve meyvelerdeki enzimler pişmiş gıdaların sindirimine de yardımcı oluyor ve böylece sistemime daha az yük yaratıyor. Annemlerin de yediği pişmiş yemeklerin yanında değişik çiğ lezzetler olsun diye 2 gündür çeşitli salatalar yaratmaya çalışıyorum. Bugünkü çalışmalarımdan örnekler:
portakal ve nar ekşisi soslu yeşil salata

susamlı lahana salatası

Adana’da uçaktan iner inmez annem göz aklarımın ve dişlerimin ne kadar beyazladığını fark etti. Cildim de çok güzelleşmiş, gözeneklerim sıkılaşmış. Çiğ beslenmeye başlayalı daha 2 hafta olmadan, üstelik de bu kadar rahat takılırken gözle görülebilir farkların olması çok hoşuma gitti. Ertesi gün diş muayenesinde ise daha iyi haberler aldım. Diş etlerim uzun yıllar olmadığı kadar sağlıklıymış. Yaklaşık 3 haftadır düzenli olarak “oil pulling” yapıyorum. Türkçe karşılığı yok sanırım ama yağ ile ağız çalkalama diye çevirebilirim. Dişetlerimin sağlıklı olmasında bence oil pulling’in ciddi katkısı var. Çok olumlu faydalarını görmeye başladım, bir ara da detaylı olarak onu yazayım.



1 comment:

  1. Zeytinyağlı incecik fasulyeye dayanmak mümkün değil zaten :) yemekle iyi yapmışsın bence de, afiyet olsun Esincim :)

    bu arada ezmeyi merak ettim. nasıl yapıyorsun?

    oil pulling'e tatile gitmeden ben de başlamıştım. zeytinyağı ile 1 gün denedim, çok zor durdum ama 3-4 gün hindistancevizi yağı ile yaptım, o çok daha keyifliydi :) üzerine de azıcık karbonatlı suyla çalkalıyordum dişimi fırçalamadan önce. kaç dakika tutuyorsun? ben de başlayacağım tekrar.

    habersiz bırakma bizi oralarda :)

    öptüm!

    ReplyDelete