Sunday, August 12, 2012

Çiğ çiğ yerim: 9-12. günler


Ayay başlayalı 10 günü geçmiş! Bu 10 günde neler değişti?
- Mutluyum, son birkaç gündür bayağı mutlu uyanıyorum ve günüm öyle devam ediyor
- Yaz gelince yapış yapış havayla düşmüş olan enerjim yerine geldi
- Daha az uyku yetiyor. Bu aralar tembellikten genelde geç saatlere kadar uyuyorum ama gerektiğinde 6 saat uykudan sonra, saat kurmadan kalkabiliyorum.
- Göz aklarım ve dişlerim daha beyaz
- Bacaklarımdan yüzüme, tüm vücudumda cildim sanki sıkılaştı, güzelleşti. Hoş, derinden gelen bi ışıltı var.
- Ve fakat çenemde 10 ergenin yüzünü kaplamaya yetecek kadar çok miktarda ve acılı sivilceler var yine. Üstelik de neredeyse 1 haftadır oradalar ve azalmıyorlar. Yani neyin arınmasıdır bu anlamıyorum?
- Biraz da inceldim sanki. Tüm gün “öfff sıcak” diye evde oturup hiç hareket etmeden ve her gün 2 kilo meyve yiyerek incelebilmek nefis! Tartım yok o yüzden kilo verdim mi bilmiyorum.

Badem çok besleyici, hele de kavrulmamışı
9 ve 10. günler %100 çiğ beslendim (üstelik de zeytinsiz!) ve gerçekten müthişti. Sabahları bir litre green smoothie, öğlen kocaman bir salata, akşam da ya salata ya da meyve ve aralarda istediğim kadar meyve ve suda ıslatılmış badem ya da ceviz.

Beslenme çoğumuz için ölçülen, tartılan kısıtlanan bişey. Yemek yediğimizde kendimizi suçlu hissederiz, telafi etmemiz gerektiğini düşünürüz. Ertesi günü ya aç geçiririz ya da gym’de kendimizi cezalandırırız. Sonuçta yediğimiz şeyler ne bedensel ne de duygusal olarak bizi besler.
Oysa canlı beslendiğinizde, bir süre sonra sisteminiz arındıkça kendi kendini dengeleyebilir hale gelir. Neye ihtiyacı olduğunu hissederek size işaret verir. Mesela kalsiyuma ihtiyacınız varsa canınız badem ister ve avuç avuç yeseniz de kilo almazsınız. Bağışıklık sisteminiz zayıflamışsa bir oturuşta 7 portakal yiyebilirsiniz. Hayatta aklınıza gelmeyecek, belik çok da sevmediğiniz bi sebzeyi salataya doğrarken bulabilirsiniz kendinizi. Diyetisyenlerin “bir kibrit kutusu” formülleri değil, sizin bedeninizin gerçek ihtiyaçları sizin neyi ne kadar yiyeceğinizi belirler. Güzel bir döngüdür bu, siz bedeninizi dinleyip onun ihtiyaçlarını karşıladıkça bedenininiz de size daha çok güvenip daha çok şey paylaşır…

Ha, 9 ve 10. günler muhteşemdi ya, sonra şımardım. 11. gün öğlen yemeğim mercimek çorbası, akşam yemeğim üzüm ve leblebiydi. 12. gün yağmurdan ve tembellikten evden çıkamayınca evde bulabildiğim malzemeyle curryli patates yaptım. Patates ki sindirimi kolaydır, basit karbonhidrattır falan  ağır geldi. Gece ¾ kavunla günü kapattım, ama patatesten karnım hala şişkin.

Yarın öğlen 10 günlüğüne Mersin’e gidiyorum. Mersin’e bile değil, Gözne yaylasına. Bir yandan çok seviniyorum çünkü dağ köylerinden sabah toplanan domatesleri, ıspanakları alıp yiyebileceğim. Ama 5 kişinin her öğün bişeyler pişirip yiyeceği bir evde olacağım, o nasıl olacak bilemiyorum.

No comments:

Post a Comment