Wednesday, August 8, 2012

Çiğ çiğ yerim: 4-8. günler

Bu çiğ beslenmeye geçiş süreci fazla kolay oluyor sanki… Geçiş burada anahtar kelime, kendime karşı olan beklentilerimi azaltıyor. Az beklenti de mutluluğu beraberinde getiriyor-muş.
Normalde gri tonlarım yoktur, siyah ya da beyaz. Geçişler de becerebildiğim şeyler değillerdir. Bi sabah uyanırım ve bişeyleri 180 derece değiştirmeye karar verip o an başlarım. Bir süre kafa göz dalar sonra sonra genelde sıkılır bırakırım, aynı koşullarda devam edebildiğim nadirdir.  Hatta veganlık ve içki içmemek son 6 yılda yaşamımda hiç taviz vermediğim iki ana başlık olsa gerek…
İşte o yüzden de bu sefer bi “geçiş” yapabiliyor olmak, ara ara kaçamaklara izin verip onlara gülümseyebilmek ve hatta bu kaçamaklardan keyif alabilmek hoşuma gitti.

Kendi yemeğimi hazırlama konusunda hala çok tembelim. Sabahları green smoothie’mi yapıyorum, her öğlen de yan sokaktaki Balkan Lokanası’ndan paket bi salata alıyorum. Rengarenk ve çok da leziz salataları var. İçinde bir gün haşlanmış mantar bir gün de haşlanmış patates oluyor. Sonra evde o salataya bir sürü marul, yeşil biber, domates ve sızma zeytinyağı ekleyip yiyorum. Cumartesi akşam yemeğim Govinda’da vegan
Govinda'nın vejetaryen tabağı
tabağıydı. İçinde acayip kızarmış şeyler olsa da Govinda’nın yemeklerinin enerjisi nefis, sevgiyle yapıldığı için oradaki kızartmalar asla beni rahatsız etmiyor. Pazar akşam yemeği peynirsiz Akdeniz salata, Pazartesi yarım kavun ve bir kiloya yakın kayısı idi. Salı yani bu akşam da tekrar Balkan'dan bir salata ve yarım kavun yedim. Düşününce aslında Cumartesi hem öğlen hem de akşam fazla pişmiş yemişim, özellikle de kızartma. Ama kalan günlerde sadece 3-5 parça haşlanmış mantar ya da patates ve salamura zeytinler dışında gayet “canlı” beslenmişim.

Çayı da unutmamak gerek tabii, onu da bi anda bırakmak iyi gelmedi bana, o yüzden her gün 2-6 bardak arası çay içmişim.

Çiğ ve vegan çikolatalar:)
Çiğ beslenmenin bir sürü yolu var. Çok özenerek hazırlanmış gurme yemekler yiyebilirsiniz. Ağırlıklı meyva ile beslenebilirsiniz ki bu çok arındırıcıdır. Yeşil sebzelere ağırlık vermek de çok alkalize edici ve mineral depolayıcıdır. Pişmiş yemekler yiyenlerin hayatında ne kadar çok tercih ve çeşitlilik varsa aslında çiğ beslenmede de en az o kadar çeşit vardır. Ama uzun süredir böyle beslenenlerin hemfikir olduğu tek konu çiğ beslenmede yağ oranını düşük tutmanın sağlık için daha iyi olduğu. Fındık fıstığa, tohumlara, zeytinyağına ve özellikle de onların verdiği “tokluk” hissine kapılmak çok kolay. Başlangıç ve geçiş dönemleri için çok da önemli bir konu değil ama uzun soluklu canlı beslenmek isteyenlerin dikkat etmesi gereken bir konu.


Çevremdekilerle konuştukça farkettim ki, Çiğ beslenme İstanbul'da bir süredir modaymış. Bu modanın takipçileri de genelde de üst gelir grubundanmış. Ben çok düşük bir bütçeyle, fantastik besin destekleri ya da pahalı "hazır çiğ" besinler olmadan, ortalama bi manavda ya da markette bulunabilecek yiyeceklerle ve oldukça düşük bir bütçeyle beslenmekteyim. Yarın daha detaylı olarak bunu yazayım.

No comments:

Post a Comment