Wednesday, April 4, 2012

26-29. günler

Acıkmaya başladım. Geçicidir diye bekledim, sıkıntıdan bişeyler yemek istiyorumdur bu gerçek açlık değildir diye düşündüm ama Cumadan beridir bayağı bayağı acıkıyorum yahu. Acıkma aslında bedenin o arınmada temizleyebileceği kadarını temizleyip tekrar katı gıdaya hazır olduğunun göstergesidir. Ama ben kendimi daha hazır hissetmiyorum ki? 10. günden sonra da böyle bir acıkma dönemi olmuştu, sonrasında ikinci bir dalga arınma gelmişti. Bu sefer de öyle birşey olduğunu düşünüyorum, ya da umuyorum.

lahanayla yapılabilecek en lezzetli karışımın malzemeleri
Başlarken birkaç hedefim vardı. Genel olarak kendimi iki yıl öncesine göre daha sağlıksız ve yorgun hissediyordum. Her gece kış uykusuna yatmış kadar uzun uyuyordum. Bişeyler devamlı şişkinlik yaratıyordu. Bunların hepsi tamamen düzene girdi, çok mutluyum. Ama en önemlisi neredeyse bir yıldır dişlerimde gezinen ve antibiyotik bile kullanmış olmama rağmen geçmeyen bir iltihaplanma var. İltihaplanan ilk dişimi kurtarmak için aylarca uğraştık ama hiçbişey işe yaramayınca Eylül'de çekildi. Tam aylardır süre bu kabustan kurtuldum derken çekimden bir hafta sonra hemen yanındaki dişin kökü iltihaplandı. Şaka gibi... Farklı birçok şifacıya gittim, karmadan kararsızlığa birçok sebebi olabileceğini söylediler ama kalıcı olarak işe yarayan bir çözüm bulamadım.Bu orucun o iltihabı tamamen temizleyeceğine dair sağlam bir inancım vardı. Hatta o dişin temizlenmesini orucu bitirme işareti olarak belirlemiştim. Ama yahu oruca başlayalı nerdeyse bir ay oldu, benim apseli dişimin umrunda değil. Bari birazcık bi iyiye gitme belirtisi gösterse artık ona bile razı olacağım.

Acıkmaya dönersem, aslında sanırım beslenme konusunda çok gevşedim ve tembelleştim, onun ciddi etkisi var. Şu aralar yaptığım ne tam bir su orucu ne de sebze-meyva suyu arınması. Bazı günler sabah uyandıktan akşam 6ya kadar sadece su ya da limonlu su içerek geçiriyorum. Çok üşüdüğüm günlerde de biberiye, zeytin yaprağı gibi evde kendi demlediğim bitkisel çayları içiyorum. Akşam artık biraz halsiz kalınca yarım litre kadar koyu yeşil su, yarım litre kadar da armutlu ya da ananaslı bir meyva suyu sıkıp yatana kadar onları içiyorum. Başlarda günde nerdeyse 8-9 kilo sebze meyvanın suyunu sıkıp, besin değerlerini araştırıp falan içerdim. Bu aralar çok seyahat ediyorum, etmediğimde de bir sürü şey yapmam gerekiyor. Tüm bunları yapmak için gereken minimumla idare etmeye çalışıyorum, mineral antioksidan falan umursamaz oldum. Fakat öte yandan da enerjim o kadar artttı ki gerçekten çok minimum içecekle çok uzun süre verimli işlevli haldeyim.

Son iki gündür orucuma süt katmaya başladım, tabii ki inek sütü değil! Evde badem, ceviz ve kaju sütleri yapıp onları tekrar tekrar süzüp  arada bir shot atıyorum. İlk yaptığım badem sütü nerdeyse 2 haftadır hiç yağ girmemiş mideme biraz ağır geldi ama sonra alıştı. Badem sütünün besin değeri inek sütüne göre yüksek üstelik sıfır kolesterol. Buyurun kıyaslamalı bir besin değeri tablosu:


 
badem sütü - süzülmeden önce
Badem sütü yapmak için bir fincan çiğ bademi 12-16 saat suda bekletiyorsunuz, arada birkaç kere suyu değiştirmekte fayda var. Sonra bademleri bir fincan suyla yüksek hızda blenderdan geçiriyorsunuz, püre gibi bir kıvama geliyor. Bu püreye 3 fincan daha su ekleyip tekrar blenderdan geçiriyorsunuz. (Baştan 4 fincan suyu birden koyunca bademler çok iyi ezilmiyor.) Tatlandırmak isterseniz agave şurubu ya da hurma katabilirsiniz. Süzdükten sonra muhteşem lezzetli bir içecek elde ediyorsunuz. Kıvamı da çok yerinde oluyor. Badem tadı sevmiyorsanız ceviz ya da kaju fıstığı ile deneyebilirsiniz. Hatta kajuyu süt yapmadan önce sadece 1 saat suda bekletmek yeterli. Sütler buzdolabında 3 gün kadar taze kalır.
Artan posayı da dondurup sonra kek, kurabiye ya da smoothielerinize katabilirsiniz.
badem sütü - süzüldükten sonra

No comments:

Post a Comment